Bilim eğitimi deyince, birçoğumuzun aklına “fen bilgisi”, “fizik”, “kimya” gibi konular ve bilim insanları gelir. Erken çocukluk döneminde bilim eğitimi ise ülkemizde hem anne-babalara hem de birçok öğretmene uzak bir kavram gibi gözükmektedir. Oysa ki erken yaşlarda bilim eğitimi ne sandığımız gibi zor ve karmaşık, ne de gereksiz bir konudur. Çocukların ilk zamanlarından başlayarak doğa, maddeler ve hayvanlarla ilgili olarak düşünce sistemlerini geliştirici basit etkinlikler ve karşılıklı sohbetlerin gerçekleştirilmesi onlar için oldukça faydalı ve zevklidir.
Bilim eğitimi dünyanın işleyişi ile ilgili çocukların düşünce sistemlerini, problem çözme, ayrıştırma ve sınıflandırma becerilerini, yaratıcılıklarını, duyularını geliştirmelerini sağlarken aynı zamanda da gelecekte kullanacakları kapsamlı bilgilerin temellerini atmalarını sağlar. Çocuklarla günlük rutinler içerisinde gerçekleştireceğiniz birçok etkinlik aslında onların bilimsel becerilerinin de gelişmesini sağlamaktadır. Sizlere önereceğimiz örnekler özellikle doğada çocuklarla birlikte yapabileceğiniz etkinliklerdir:
Küçük yaştan itibaren, toprağa dokunsun. Çocukların çok küçük yaşlardan itibaren toprağa dokunmaları, kimi zaman yalınayak yürümeleri, toprakta yaşayan karıncaları ve solucanları izlemeleri onların doğa sevgisinin temellerini atacak ve ileriki dönemlerde topraktan ve hayvanlardan korkmamalarını sağlayacaktır. Özellikle şehirde yaşayan çocukların toprak ve böceklerle ilişkisi sıfıra yakın olduğu için, erken yaşlardan itibaren onları bu öğelerle tanıştırmak doğayı ve dünyayı daha iyi gözlemlemelerine yol açar.
Birlikte sebze-meyve yetiştirin. Günümüzde çocuklar meyve-sebzelerin süpermarketlerde yetiştiklerini sanırken, onlara yediği sebze ve meyvelerin tohum hallerini göstermek ve nasıl büyüdüklerini gözlemlemek bilim ve doğa eğitiminin en temel etkinliklerindendir. Çocuklarla birlikte sınıfınızda domates-biber-çilek ekip, onun gelişim aşamalarını gözlemlediğiniz ve bunun üzerine çocuklarla sohbet ettiğinizde “canlı” kavramını öğrenmelerine en büyük desteği siz vermiş olacaksınız.
Hayvanları düzenli olarak gözlemleyin ve özellikleri üzerine sohbet edin. Hayvanları gözlemlemeniz için hayvanat bahçesine gitmenize gerek yok. Sınıfta ya da okul bahçesinde beslediğiniz hayvanlar çocuklar için hayvanlar dünyasına açılan bir pencere olacaktır. Burada önemli olan, hayvanı sürekli ve sık aralıklarla gözlemlemeniz ve özellikleri üzerine çocuklarla sohbet etmenizdir. Böylece, daha önce sadece “şirin” olarak gördüğü bir kedinin veya kuşun vücut bölümlerini, besinini alış tarzını, gözlerinin büyük-küçüklüğünü aynı bir bilim adamı gibi inceleme fırsatı bulacaktır.
Ağaçları ve yaprakları inceleyin. Doğaya çıkmak için, ormana veya pikniğe gitmenizi beklemenizi gerekmez, en yakınınızdaki bir park da sizin için bir kaynak olabilir. Çocuklarla birlikte ağaçları gözlemleyin, uzunluklarına ve büyüklüklerine bakın. Yaprakları eline alsın, dokunsun, koklasın. Birlikte bu yaprakları gruplayabilirsiniz. Yaşa göre bu etkinliğin zorluk seviyesi de değişebilir. Mesela, 2 yaşında renge göre yaparken, 5 yaşında büyüklük, incelik, ton farkı gibi özellikleri de katabilirsiniz.
Her hafta bir hayvan ile ilgili (gerçeğe dayalı özelliklerini içeren) kitap okuyun. Burada önemli olan nokta, seçeceğiniz kitabın hayvanın gerçek hayattaki özellikleri üzerine olan bir kitap olması yani tavşanlarla sohbet eden bir köpek yerine köpeğin gerçekten yaptığı özellikleri (havlaması, kuyruğunu sallaması, 4 ayağının üstünde yürümesi vb) vurgulayan bir kitap onlara canlıların özelliklerini algılama ve sınıflama becerilerini öğretecektir. Kitaptan sonra üzerine konuşun ve ona sorular sorun: Köpeğin ve kedinin ayakları nerede? Yılanın ayakları var mı, köpekler gibi mi gidiyor? Balıkların ayakları var mı? Bu tarzdaki sorular onda farklılıkları ve benzerlikleri saptama ve bilimsel düşüncenin temeli olan eleştirel analiz edici düşünme tarzını yerleştirecektir.
Çocuklarla birlikte bol “doğa”lı ve “bilim”li günler dileğimizle…