Çocukları Dinlemek
Sınıftaki çocuklar her gün pek çok şey söylerler, devamlı konuşurlar… bazen bir sıkıntıları olur, bazen ise sadece bizimle konuşmak isterler. Ancak bu taleplerine karşın siz yoğun olabilir, belki “onlar çocuk, zaten hep konuşuyorlar” diye düşünüp onları dikkatle dinlemiyor olabilirsiniz. Bu durumda ne söylediklerini fark etmeniz mümkün olmayacaktır. Şimdi bir sıkıntıları olsun ya da olmasın, çocukları nasıl dinlemeliyiz, dinlerken onlara neler söylemeliyiz, dinlemediğimizde çocuklar neler hissediyor bunların üzerinde duracağız.
Çocuğun bir derdi olsun olmasın bizimle konuşmak istediğinde …
- Onun söylediklerine karışmadan sessiz bir şekilde/ can kulağıyla dinlemek
Bunu yaparken “sen anlat, ben seni dinliyorum” demeden mutlaka elimizdeki işi bırakıp, çocuğa dönmemiz, gözlerinin içine bakarak ve onunla aynı hizada konumlanarak ona karışmadan dinlememiz gerekir. Dinlerken başımızı sallayarak onu takip ettiğimizi gösterebiliriz. “Hıhııı”, “yaa öyle mi” gibi basit kelimelerle onu can kulağı ile dinlediğimizi gösterebiliriz.
Şimdi diyebilirsiniz ki- ‘Sınıfta bir sürü çocuk var, uygulamam gereken ve yetişmesigereken bir program var, çocuklar da olur olmaz zamanda bir şeyler anlatmak istiyorlar. Ben her çocuğu nasıl doğru biçimde dinleyeceğim.’ Haklısınız, bu durumlar olabilir. Böyle zamanlarda, çocuğa o anda yaptığımız işin önemli olduğunu ve onu sonra dinleyebileceğimizi söyleyip, bu sözümüzde de durmamız gerekir. Yani en sonunda uygun bir zamanda çocuğu karşımıza alıp dinlememiz gerekir.
Çocuklar konuşurken bazen sizin hiç de tasvip etmediğiniz şeyleri anlatıyor/söylüyor olabilirler. Ama onları sessizce ve dikkatle dinlemek, onların yaptıklarına hak vermek demek değildir. Sadece onların sizden korkmadan konuşmalarına fırsat vermek demektir. Çocuğun her zaman davranışını/ tutumunu onaylamak zorunda olmasak da onu etkin dinlerken, çocuğun hislerini anladığımızı ona hissettirmemiz gerekmektedir. Bu tutum çocuğun davranışını değil ama duygusunu anladığımızı gösterir.
- Onunla konuşarak, onu anladığınızı göstererek dinlemek
Çocuklar konuşurken bazı basit sözcüklerle onların konuşmalarını teşvik edebiliriz. “Anlıyorum, öyle mi, çok ilginç, hadi bana biraz ondan söz et, anlatacaklarını dinlemek istiyorum, seni dinliyorum, bu senin için önemli sanırım, senin fikrini gerçekten öğrenmek istiyorum……..” gibi sözcüklerle dinlediğinizi gösterdiğinizde çocukların rahat bir şekilde sizlere açıldıklarını göreceksiniz.
Tüm bunları yaparken tavrımız, bakışlarımız, sesimizin tonu, konuşma hızımız, yüz ifademiz çok önemlidir ve samimi olmalıdır. Yani çocuğu karşımıza alıp, gözlerinin içine bakarken, kaşlarımızı çatıp, kızgın kızgın dinlersek, yüksek sesle ve sinirli bir şekilde konuşursak da işe yaramaz. Sakin sakin dinleyerek onun neler dediğini anlamaya çalışmalıyız.
Peki duygularını ifade etmekte zorlandıklarında…
Çocuklar bazen çok yoğun duygular yaşarlar ve duygularını ifade etmekte zorluk çekebilirler. Duygularını açıklayabildiklerinde ve farkında olduklarında sorunlarını görerek rahatlayabilirler. Bu gibi durumlarda çocuğun duygularını isimlendirerek ifade etmesine yardımcı olmalıyız. Bu konuda başarılı olabilmek ve çocuğun niyetini tam olarak anlayabilmek için kendimizi çocuğun yerine koymamız gerekir.
Örnek:
Çocuk : Her gün her gün top kek yiyoruz, artık top kekten nefret ediyorum.
Öğretmen : Topkek yemekten sıkılmışsın, bıkmışsın.
Çocuk : Ali ile evcilik oynamak çok hoşuma gidiyor.
Öğretmen : Birlikte çok eğleniyorsunuz değil mi ?
Dinlenen Çocuk…
- Konuşma yeteneği artar. Konuştukça daha güzel konuşmayı öğrenir.
- Konuşmalarında daha çok kelime kullanmaya başlar.
- Hırçın ve saldırgan olmaz.
- Kendine güven duymaya başlar, kişiliği gelişir.
- Sorunu olduğunda ailesine/ öğretmenine güvenip sıkıntısını onlarla paylaşır, tehlikeli arkadaşlıklar kurmaz.
- Dinlemeyi öğrenir. Bazen “çocuklar beni hiç dinlemiyor” diye dert yanarız. Çocuk eğer kendisini dinleyen olmamışsa dinlemeyi öğrenemez. O yüzden sizler çocuklara doğru örnek olup konuşmaların nasıl dinlenmesi gerektiğini göstermelisiniz, bunu da en iyi onu dinleyerek yapabilirsiniz.
Dinle – Düşün – Konuş Yöntemi – Serkan Kahyaoğlu anlatıyor.
Kendimizi İfade Etmek
Bir sınıf dolusu çocuk ile uğraşırken bazen sizler de sinirlenebilir, öfkelenebilirsiniz. Sınıfta çocuklar ile birlikte olduğunuz zaman dayanamadığınız, çok söylemenize rağmen dikkat etmedikleri, sizleri çok kızdıran şeyler oluyordur. Çocukların çoğu gereksinimlerinin anında karşılanmasını isterler. Böyle zamanlarda inatçı, saldırgan ve size göre düşüncesiz olabilirler. Karşılıklı istek ve ihtiyaçların farkında olunmasını gereklidir. İşte bunun için öğretmenlerin işi zordur.
Kendinizi doğru ifade etmek istiyorsunuz, çocuklar sizi doğru anlasınlar istiyorsunuz. Peki o zaman kendinizi çocuklara nasıl ifade edeceksiniz?
Kullandığımız dil çok önemli, yani rahatsızlık duyduğumuz davranışlar karşısında karşımızdaki kişiyi suçlamak, eleştirmek, “zaten sen hep böylesin” gibi genellemeler yapmak aradaki ilişkiyi güçlendirmiyor, sorunları halletmiyor. Aksine o tatsız durumdan kurtulmak için kişileri savunmaya belki de yalana itebiliyor. “Ben ihmalkarım, kötüyüm, beceriksizim, işe yaramıyorum” gibi düşünüp özgüveninin zedelenmesine yol açabiliyor. Hatta öfke, kızgınlık, nefret gibi olumsuz duygulara sebep olabiliyor. Yani böyle konuşan kişilerle iletişimimizi zedeliyor. Eğer bu kişiler sınıftaki çocuklar ise onlarla olan ilişkimize zarar veriyor, böyle hisler duyan bir çocuk kendisine olan güvenini kaybedebiliyor, uyumsuz, içe dönük veya saldırgan bir kişilik geliştirebiliyor kısaca duygusal gelişimi olumsuz yönde etkileniyor.
Demek ki bizim kendimizi, istek ve ihtiyaçlarımızı doğru ifade ederek rahatsızlığımızı belirtmemiz gerekir. Karşılaştığımız davranış ve durum karşısında tepkimizi, kendi duygu ve düşüncelerimizi ve bu davranışın bizi nasıl etkilediğini açıklayan ifade şekline “ben dili” diyoruz. Kendimizi “ben”li cümleleri ile anlattığımız zaman karşımızdakini incitmemiş fakat kendi mesajlarımızı da vermiş oluruz.
Bu etkili yöntemi kullanmak için 3 öğeyi yerine getirmekle gerek:
- Çocuğun olumlu/ olumsuz sizi etkileyen davranışı nedir?
Çocuğun davranışının tanımını yapmak, yani çocuğu suçlamak, eleştirmek, pohpohlamak ya da sen zaten hep böyle yaparsın gibi genellemeler yapmadan sadece o anki davranışından söz etmek. Söz konusu davranış olumlu ya da olumsuz olabilir.
- Bu davranış karşısında neler hissettiniz?
Çocuğun davranışının bizde yaşattığı duyguları tanımlamak, yani “çok üzüldüm”, “kızdım”, “sinirleniyorum, mutlu oldum” gibi neler hissettiğimizi söylemek.
- Bu davranışın bize olan etkisi ne?
Çocuğun davranışının bizim üzerimizde bıraktığı etkisini belirtmek.
Örnek:
Bir çocuk kitap okuma saatinde, siz hikayeyi okurken elindeki oyuncağı sandalyesine vuruyor, sınıfta ses oluyor. Böyle bir durumda genelde ne söylersiniz? Peki böyle söylerken aslında anlatmaya çalıştığınız şey ne?
Şimdi ben dili kullanarak kendimizi çocuğa nasıl duyuralım?
Çocuğun davranışı nedir? Siz kitap okurken oyuncağı sandalyeye vuruyor.
Peki, bu kabul etmediğiniz davranışın sizin üzerinizde bıraktığı etki ne olabilir? Sesten rahatsız olup düzgün okuyamıyor olabilirsiniz.
Sizde yaşattığı duygu nedir? Sinirlenebilirsiniz, öfkelenebilirsiniz.
‘Kitap okuduğum zaman oyuncağını sandalyeye vurduğunda, sesten rahatsız oluyor ve dikkatimi okuduğum kitaba veremiyorum, bu beni sinirlendiriyor.’
Çocuklar Neye İhtiyaç Duyarlar? dokümanını görmek için lütfen tıklayınız.