Çocukluğunuzda sizlere anlatılmış masalları anımsar mısınız? Kırmızı Başlıklı Kız, Çirkin Ördek Yavrusu, Pinokyo, Rapunzel, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, Kibritçi Kız, Külkedisi ve daha niceleri… Nasıl oluyorsa masallar hiç eskimiyor, nesilden nesile aktarılmaya devam ediyorlar. Ninelerimizden, annelerimizden, babalarımızdan dinlediğimiz bu masallar, bugün bile bizleri o çocuksu hayal dünyasının derinliklerine doğru hoş bir gezintiye çıkartıyor.
Aslında masallar çocukları eğlendirmek ya da uyutmak için anlatılıyor ve bazen içeriğinde vurgulanan temaların çocukların gelişimi için olası riskler taşıyabileceği göz ardı edilebiliyor. Hâlbuki masallar, çocuklar için hayata birer giriş dersi olarak düşünülebilir. Çocuklar konuşmaya başlayıp, ilişki kurmaya, arkadaş edinmeye başladıkça yani sosyalleştikçe toplumsal kuralları, sınırları ve yasaklamaları fark etmeye başlarlar. Bebekken bu kurallarla ilgili pek bir fikirleri yoktur. İşte masallar, toplumsal kuralların, değerlerin ve rollerin nasıl olması gerektiği konusunda önemli araçlardır. Örneğin, Pinokyo yalan söylememenin, Kırmızı Başlıklı Kız büyüklerin nasihatlarına kulak verilmezse, yabancılarla konuşulursa başa kötü şeyler geleceğinin, Çirkin Ördek Yavrusu toplumda güzelliğe ve aykırı olmamaya verilen önemin altını çizer. Masallar ayrıca kadınlık, erkeklik, aile yaşamı gibi pek çok konuda çocuğun erken çocukluk dönemindeki ilk önemli bilgi kaynakları olarak düşünülebilir.
Tüm bu olumlu yönlerin yanı sıra evvel zaman içinde kısa bir yolculuğa çıktığımızda, çocukları uyutmak amaçlı masum hikâyelerden daha fazlasını buluruz; pek çoğu ne yazık ki toplumsal cinsiyet eşitliğine olanak tanımaz.
Masallarda ilk göze çarpan “iyi huylu” kadınların, kız çocuklarının daha pasif bir konumda tasvir edildikleridir. İyi kalpli bu kadınların ve kız çocuklarının güzellikleri dillere destandır. Sessizlik, itaatkar olma, boyun eğme ve sabretme gibi özellikler “iyi huylu” kadının vazgeçilmezleridir. Her biri hanım hanımcık evinde, şatosunda kapalı kalmış, “kadın işleri” yapan Külkedisi’nin, Rapunzel’in, Pamuk Prenses’in başına ne geldiyse, saflıktan, iyi kalplilikten ve güzellikten gelmemiş midir? Kırmızı Başlıklı Kız, yola çıkıp hasta babaannesine çörek götürdüğü için kurda yem olmamış mıdır?
Masallardaki “kötü kadınlar” ise, ya cadıdır, ya üvey anne, ya üvey kardeş, ya da büyücü… Bu “kötü kadınlar” çirkin, kıskanç ve zalimdirler. Birçoğu hiç evlenmemiştir ama evlenmenin yollarını ararlar. Rapunzel, Külkedisi, Pamuk Prenses ve daha birçok genç kız, uzak diyarlardan gelecek bir kahramanı, bir prensi bekler, durur. Kurtuluş, bu beklenen erkeğin çabasına, zekâsına, başarısına bağlıdır. Masallarda sıkça kullanılan kurtarıcı erkek figürü, özellikle kız çocuklar için “Bir gün bir prens gelecek ve beni bu hayattan kurtaracak.” inancını pekiştirir. Bir başka deyişle, masallardaki bu tema, bir kız çocuğunun hayatta ve ilişkilerde “kurtarılmayı” bir oğlan çocuğunun ise “kurtarmayı” bir rol, görev olarak edinmesine yol açabilir. Ek olarak çocuklar, anne babalarından da benzer bir davranış örnekleri gördüklerinde kadın olma ve erkek olma rollerinin olumsuz, rahatsız edici kalıplarına sıkışıp kalabilirler. Özetle masalların olumsuz cinsiyet eşitliğine aykırı mesajlar içerebildiklerini ve dolayısıyla çocukların kişilik gelişimlerinde kadınlık ve erkeklikle ilgili olumsuz önyargılara neden olabileceğini farketmek önemlidir.
Öte yandan, masallar vazgeçilmezdir. Erken çocukluk döneminde, çocuklara masal anlatmanın zihinsel gelişimi destekleyen en önemli unsurlardan biri olduğunu, masal dinleyen çocuğun hayal gücünün arttığını, dil becerilerinin daha hızlı geliştiği bilinmektedir. Ancak yukarıda bahsedilen nedenlerden dolayı, masal seçerken ve çocuklara masal okurken dikkatli olmak gerekir. Örneğin, toplumsal cinsiyet eşitliğine olanak sağlayan, iyinin, emeğin, adaletin kazandığı masalları seçebilirsiniz. Anlattığınız masal, cinsiyetçi öğeler içeriyorsa, bu roller, değerlerle ilgili sohbet edebilir, uçu açık, düşündürücü sorular sorabilir ve birlikte alternatif “mutlu sonlar” üretebilirsiniz.
Toplumun kadına ve erkeğe biçtiği, kesin ve kati olarak görülen rolleri oluşturmamak ve değiştirmek öğretmenler olarak sizlerin de elinizde…